Açık Mutfak

Çocuğum, Allah’a şirinlik yapınca dualarımın kabul olacağını sanacak kadar çocuk. Boynumda Elif ba ile Allah’la mini mini konuşmaya başlıyorum.”Dereke,derece,vav,esre…”

O’ndan duaların asla rededilmediği bir günde (Kadir Gecesi) bisiklet istiyorum. Hem de bin defa mı diyeyim, dilim bile artık usanacak raddeye gelinceye kadar.Gözlerim kendiliğinden kapanmış, sabahında babam işe gidiyor. Babamın gidişini göremedim ama gelişini bekliyorum. Öyle ya Allah ebeveynim olarak babamla muhatap olacaktı?Bisikleti babama verip, bana ulaştıracaktı. Vakit geçmiyor , heyecanla kahvaltı yapıp, sokağa atıyorum kendimi. Ufuk çizgisini görüyorum tam oraya kadar bisikletle gidecem deyip kendimi avutuyorum. Gün batıyor, kalbim ise benden heyecanlı. Babam; bankada çalıştığı için her gün gördüğü insan sayısıyla orantılı olarak sinirli gelirdi eve. O gün de epey yorgun epey insan görüp gelmişti. Eli boş! Bir aksaklık olmuştur deyip düzeltilmesini ve babamın da o bisikletle gelmesini bekledim. O kadar bekledim ki üstünden ergenlik sivilceleri geçti. Babam emekli oldu,annem hastalandı.Gün be gün eriyor, “Allah’ım bisikleti unutmadım ama annem kötü,ona yardım et” deyip ellerimi açtım.Ellerim çaresizlikten açılmış olsa da asla günaha bulaşmamış eller annem için açtım.Ergenlik sivilcelerinden yeni kurtulmuş bir ergen de olsam ara ara dua edip annemin gün be gün erdiğini gördüğümde çıldırıyordum.Benim dönemimde jöle furyası vardı.Annemin saçları döküldüğü için kardeşimde jöleden de vazgeçip saçlarımızı kestik.Saçlar üç numara ve annem için dua ediyorum.Her gün okuldan geldiğimde annem koşup başörtüsünü çıkarıp “aaa saçın uzamış anne” deyip güldüyordum.Hatta jöle bile kullandık, sırf keyfi yerine gelsin diye.Saçlarımı bir daha uzatmadım, hala da üç numara saçlarım var.Okuldan döndüğüm bir gün,insan bazen hisseder.O gün bişeyler koptu benden, eve gittim evin önü kalabalık.Kalabalık ailelere sahip olduğumuzdan, annemi ziyarete akrabaları gelmiştir deyip avuttum kendimi.Evin bahçesinde bir “tabut”beynim hala gördüğüne anlam veremiyor.Derken kendimi tabut taşırken buldum.Ama hala ne yaptımı bilmiyorum.Mezarlığa gidiyoruz herkes ellerini açıyor.Ben açmak istemiyorum, ama milletin “puşta bak annesinin taziyesinde dua etmiyor” dememesi için açıyorum.”Ama anne bugun de saçlarını soracaktım, uzamıştı kesin.” diyorum.Elimi yüzüme sürüyorum…
Bir yerlerden çıkacak gibi eve geliyorum.Battaniye üstümde sabah erken okula gitmem için kaldıracak diye bekliyorum.Tam iki yıl bekldim, gelmedi! Ahmet Kaya’da dinleyemiyorum “hani benim gençliğim anne”Hala dinleyemiyorum üstünden on yıl geçmesine rağmen ve saçlarını kesen kadınları görünce de kin doluyorum.”kesmeyin saçlarınızı lan!”

Teybi de açalım.